logo

Benim Adım Gültepe 6. Bölüm izle

Özet: Mahallede dedikodular ayyuka çıkar. Artık, Halil ile Gülümser’in durumlarını bilmeyen kalmaz. Gülümser ise kendine gelir ama kapısında nöbet tutan Halil’i kabul etmez. Tek isteği bir an önce oğlu Gülali’yi görmektir. Refik’ten aldığı talimatla Hikmet, Gülali’yi almak için harekete geçer. Ancak karşısında Eşref’i bulur. Hapishanedeki Refik ise, intikam planı ile yanıp tutuşmaktadır. Hikmet’ten evi satmasını isteyen Refik, Halil’in peşine düşer.
sevin demiş ki;
rumuz adinizda da belliki benden büyüksünüz epey bir yasiniz olmali o zaman o evlilik ilanlarini onlarla evlenen insanlari,güzin ablaya icini dökenleride bilirsiniz mutlaka.belki tanismadan dünürcülüK usulu ile evlenen simdi uzUn yillar anlasipta evlenen ama kisa sürede ayrillan ciftlere inat mutlu ve saygili evlillik yasayan ciftleride bilirsiniz.siz onlaradami doktor tavsiye edersiniz?.artik internet doktor siteleri var insanlar oralara hatta daha derin promblemlerini yazip bir seyler ögreniyor fikir alisverisi yapiyor.yani ben sadece 15 yasinda bir kizin ismini secmedigini yazdim ailemizin özel sirlarini dökmedim tasalanmayin.(ha burasi yeri degildir onu anlarim dogru olabilir)hatta baska ebeveynlerde okuyup bir fikir edinebilir.ama yinede üstünüze vazife olmayan bir konuyu kendinize is edinip üsenmeden yazmissiniz ya..aklinizla binyasayin emi:)))
22.10.2014 - 15:51
0   0

SELİN demiş ki;
SEVİN’cim, evet annenle hür ruhlu çocuklara sahip olmak gibi ortak bir yönümüz var ama o benden daha şanslı çünki onun kızları var. Bende kızım daha doğrusu kızlarım olmasını isterdim. Dedi,ğim gibi annen çok şanslı bir kadın hem senin gibi yaşından olgun ve bilgili hemde ablan gibi özgür ruhlu bir kızı var. Aşk konusunda psikolojik ve fizyolojik tanımlar olmasına rağmen varlığı felsefik yönden yüzyıllardan beri tartışılan bir duygudur ve kesin sınırları çizilebilmiş değildir. Ayrıca neden bazı insanların ilk görüşte aşık olup diğerlerinin aşkı yılarca aradıktan sonra bulduğu bazılarınınsa hiç bulamadığı bilimsel olarak tam açıklanamamaktadır. Sade sen değil birçok insan aşık olmadığı müddetçe aşkın varlığına inanmaz. Yani inanmayan sadece sen değilsin. Ben aşkı sadece öğrenmedim ayrıca aşkla genç yaşta tanıştım ve ona bu nedenlede inananlardanım. Kız kardeşin konusuna gelince; kızkardeşinin davranış değişikliği ergenlik çağında görülen davranış değişikliklerinden oldukça farklı ve geçici gibi görünmüyor, yani bu konuda kaygılanmakta haklısın. Bu tür davranış değişiklikleri 15 günden uzun sürerse mutlaka bir uzmana danışmak gerek. Zamanında müdahele edilmezse ağır psikolojik hasaralara sebep olabilir. Bildiğim kadarıyla sende bir orta avrupa ülkesinde yaşıyorsun ve bu nedenle çevrende mutlaka halka ücretsiz hizmet veren bir psikolojik danışma merkezi vardır. Anneni, durumun vahametini kavrayabilmesi için acilen böyle bir merkeze başvurmaya razı etmeye çalış. Kardeşinin durumunu anlatıp onlardan bilgi ve yardım alabilir. Yoksa bir psikiyatere gidip sormalıdır. Hiçbirini yapmak istemezse anonim psikolojik danışma telefonunu aramasını sağla. Telefondaki psikolojik danışmana kardeşinin durumunu anlatıp ne yapması gerektiği konusunda danışabilir. Oradan ona kimlik sormadan yardımcı olurlar. Bu arada Güzin Sayar isimli 2006 da ölen bir gazetecimizin senelerce yönettiği ve gazete okuyucuların anonim olarak dertlerini anlatabildikleri GÜZİN ABLA köşesine atfen bu köşenin ismini nik olarak kullanan ve onun tarzıyla sana öğütler veren yorumcunun yazdıklarını dikkate alıp sakın düşünce yapının bu şahıs tarafından ima edildiği gibi sağlıksız olduğunu filan sanma. Bana kardeşinin özelini anlatmakla aile sırlarını filan açıklamış değilsin. Çünki biz sanal alemde yazışan insanlarız ve burada herkes anonim. Ayrıca insanlar genellikle psikolojik rahatsızlıklar konusunda kolay kolay çevresindekilerle ve yakınlarıyla dertleşemezler ve bir psikololoğa gitmek de bir çok insan için zor bir karardır. Bu nedenle birçok ülkede devlet tarafından anonim dertleşme telefonları halkın hizmetine sunulur. Yani bir çok insanın küçümsediği o Güzin Abla dertleşme köşelerinin önemi anlaşılmış ve devlette halkın psikolojik sağlığını korumak için bu metodu ciddiye almaya başlamıştır. Dilerim anneni biran evvel bu konuda razı edebilirsin ve kardeşinde gerekli tedaviye başlar. Sevgiler SEVİN’cim.
22.10.2014 - 09:29
0   0

Güzin abla demiş ki;
Bak evladim Sevin seninde mutlaka bir doktora görünmen sart. Cünki sende yorumlarindan tanidigin bir hanima kiz kardesini,özelinizi ulu orta anlatiyor ve yardim talep ediyorsun. Sence bu durum saglikli bir düsünce yapisimi söyle hanim kizim? Sana,kardesine ailenle huzurlu,mutlu ve saglikli bir yasam dilerim.
21.10.2014 - 14:12
0   0

sevin demiş ki;
dizi, bir yerde okudum bu hafta yainlanacak bölümün reytinglarine göre devam edebilecekmis dogruysa.umarim siralamada iyi bir yer alirda bizde devamini seyredebiliriz.sanirim halil ölmedi,nasil kurtuldu merak ediyorum. galiba halil gülümser aski yazmaktan vazgecmis senarist.esref askini itiraf etmis gibi suna niye öyle soguk duruyorki dügün gecesi kapanisi yapip esref ile basbasa eve dönerken pek mutluydu suna ne degistiki acaba?
21.10.2014 - 00:02
0   0

sevin demiş ki;
selam selincim senin ve benim annemin ortak bir özelliginiz var özgür ruhlu coculariniz.senin anlatigin gibiyse ask ben hic asik olmadim demekki aslinda inanmiyorumda aska arkadaslarim ile sürekli tartisttigim bir konudur bu konu ama bir uzman gözüyle sen ask vardir diyorsan benim ask yoktur diye sürekli tartistigim arkadaslarim duymasin bana bak gördünmü derler:))aslinda benim merak ettigim duygularda ask ile ilgisi yok.mesela bir hasta var depresyon da diyelim ona yaklasiminiz nasil olur.yani kontrol edilemiyorsa hastaya nasil yardim ediyorsunuz?aslinda ben sana sorumu direkt sorayim.benim yakinda 16 yasinda olacak bir kiz kardesim var iki üc aydir kendi ismini evde yüksek sesle söylememizi istemiyor,mümkünse ona isminle hitap etmemizide istemiyor(ikinci ismini kullanmak istiyor)söyledigimizde hemen kapiya kosup komsular duydumu diye kontrol ediyor.odasinin penceresinin panjurlarini indirmiyor yok simdi saclarim cirkin gibi sudan bahaneler bulup en kücük kardesime kapattiriyor annem ergenlik diyor ama ben normal bulmuyorum sen nedersin?
20.10.2014 - 23:45
0   0

SELİN demiş ki;
SEVİN’cim selam. Evet benim tropik, bulaşıcı hastalıklar uzmanı bir oğlum var. Önce staj amacıyla Afrika’ya AİDS’li kimsesiz çocukların tedavi olduğu ve İngiltere’deki bir yardım kuruluşu tarafından finanse edilen bir hastanede çalıştı ve uzman doktor olduktan sonrada tamamen orada kaldı. Tabii ki bizde her anne baba gibi onu yakınımızda tutmak için her yolu denedik ama başaramadık. Onun orada ne kadar mutlu olduğunu ve oradaki insanların da ona ne kadar ihtiyacı olduğunu gördükten sonra bu durumu kabul ettik ve bununla yaşamaya çalışıyoruz. Zor ama başka çaremiz yok. Dediğin gibi çocuklarımız bir parçamız ama onlarında kendilerine göre yaşam planları, hayalleri ve idealleri var. Gelelim senin sorunun cevabına: Sen 5. bölüm yorumunda (senden alıntı) “gülümser önce bosanip sonra asik olsaymis“ demiştin. Bende „ birine aşık olmak öyle ayarlanacak veya plananacak birşey değildir „ demiştim. Bunun üzerine sende şimdi “insanlar düşüncelerini mi yoksa duygularını mı kontrol edemezler” diye genel ve geniş kapsamlı bir soru sorusoruyorsun. Bu sorunun cevabını psikoloji bilimi şöyle verir : “insan zihninin iki yönü vardır, bir düşünen birde hisseden yanı. Bunlara akılcı zihin ve duygusal zihinde diyebiliriz. Zihnin bu iki yanı genellikle birbiri ile orantılı ve uyumlu çalışır ve duygu ile düşünce birbirinin vazgeçilmezidir. İnsan bir şeyi algılar algılamaz akılcı zihin harekete geçer bizi bu konuda düşünmeye zorlar. Bu zorlama sonucu hasıl olan düşüncelerimizde bizim bu konu hakkındaki duygularımızı belirler. Bir örnek: yolda rastladığım bir iş arkadaşım beni görmezlikten geliyor. Ben bunu algılar algılamaz, onun bunu kasten yaptığını düşünürsem kırgınlık Ama dalgın olduğu için beni görmediğini düşünürsem bir derdimi var diye endişe duyarım. Yani duyguları yaratan düşücelerdir. Olumsuz düşünceyi olumlu düşünce haline çevirmek benim elimdedir bu da düşünceler kontrol edilebilir demektir. Duygularda düşüncelerin sonucu olduğu için Duygularda düşüncelerin sonucu olduğuna göre demekki genelinde duygularda kontrol edilebilir. Ama bu tutkular ve yoğun duygular için geçerli değildir. Aşk çok kuvvetli bir duygudur hatta bir tutkudur. Duygular yoğunlaştığında veya tutku haline gelince zihnin duygusal yanı devreye girer ve akılcı yönü etkisiz bırakır. Ve tabii aşk duygusunun fiziksel sebepleride vardır. Bu da beynin seratonin hormonu salgılamaya başlamasıdır. Bütün bunlar nedeniyle aşk duygusu mantığı ve tedbiri saf dışı eder uyarı uymazı dinlemez. Zaman ve zamansızlık ; imkan imkansızlık, engel, sınır ve yasakta tanımaz. Onun için hemen hemen bütün kültürlerde bunu tanımlayan atasözleri ve deyimler vardır. Mesela “aşkın gözü kördür”, “aşk bu aka da konar bo.a da”; “aşık alemi kendi gibi kör, dört tarafı duvar sanır „; „aşık ile delinin farkı: biri gülmez biri ağlamaz imiş“; „ aşık dünyayı maşukasının aynası sanır“; „* aşığa bağdat ırak değildir“; „aşık başta karar etse akıl firar eyler“; „aşk dünyayı döndürür“gibi. Aşk için savaşlar yapılmıştır ve insanlar bile bile ölüme gitmiş, cinayetler işlemiştir. Ama aşk en güzel sanat eserlerinin yaratılmasına da vesile olmuştur. Aşk kontrol edilebilseydi bütün bunlar olmazdı. Ama aşk duygusunu kontrol edebilenlerde var diyeceksin. Bu da insanların çeşitliliği ile ilgili. Buna rağmen aşkın genel panoraması benim çizdiğim gibidir. Dilerim soruna cevap verebilmişimdir. Sevgiler SEVİN’cim.
20.10.2014 - 21:38
0   0

sevin demiş ki;
selin gecmis olsun.afrika da görev yapan bir oglun oldugunu bilmiyordum.benim ablamda bir süre afrikada bulunmustu.lalem arkadas sanirim anneligin en zor asamasindan biriside burasi kendi canindan bir parca olmasina ragmen cocuklar baska bir insan olup yollarina devam ediyorlar ama ben de cocugumdan ayrilamazdim herhalde.ama malesef benim ablamda 16 yasindan beri ülke ülke geziyor ilk yaz tatilleri yaz okullari falan derken gezgin oldu ama annem sikayet etmiyor cunki o da öyle gezici görevler almayi seviyor ben ama annemin hep benim yanimda olmasini tercih ederdim:)))selin ben senin yorumlari ne zaman okudugunu bilmedigim icin sana soracak oldugum sorulari ne zaman sorayim bilmiyorum en iyisi simdi baslayim.mesela sen gecen bölümde gülümser icin insan öyle asik olacagi zamani(yada kisiyi)secemiyor yazmistin.yani insanlar düsüncelerini mi yoksa duygularini mi kontrol edemiyor?bunu soruyorum cünki soracagim soru bununla ilgili biraz.devamini senin okudugunu gördügüm zaman yazarim.ee artik hergün buraya bakacagim cabuk yazarsin umarim:))aslinda bu dizinin ömrü kisa olacak gibi reytinler ic acici degil 7.bölümün olup olmayacagindan emin degilim. fragman ciktimi ki?
19.10.2014 - 00:04
0   0

LaLem demiş ki;
Selin cim hoşgeldin ve geçmiş olsun. Ne kadar korktuğunu tahmin edebiliyorum. Neden oğlunu geri dönmeye ikna etmiyorsun. Ben senin yaptığını yapamazdım, yani oğlumdan binlerce kilometre uzakta hergün ona birşey olacak korkusyla yaşayamazdım ve ne yapar yapar ne yapar yapar oğlumu geri getirirdim. Gelelim yorumuna, bilhassa gülümser ve halil konusunda yazdıkların senin ne kadar değişik ve derin düşünen bir insan olduğunu gösteriyor. Olaya hiç o yönden bakmamıştım. Yine sana hakverdiğimi söylemek zorundayım. eşref, suna ve meziyet için yazdıkların konusunda da aynı düşüncedeyim. Tabii yine küçük ayrıntılarda gözünden kaçmamış meziyet in oğlunun kitaplara bakması gibi. Dilerim daha uzun süre bu sitede yorumlar yaparsın ve benim düşünce açımı genişletmeye devam edersin. Sevgiyle kal.
18.10.2014 - 12:16
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. LaLem’cim beni merak etmen güzel. Kötü birşey yok ama oldukça endişeli bir zaman geçirdim. Biliyorsun oğlumun çalıştığı ülkeye komşu ülkelerde ebola salgını var. Oğlumuzun yüksek ateşle hastaneye yatırılmış olduğunu duyunca çok korktuk ve hemen onun yanına uçtuk . Allaha şükür ki sadece ağır bir böbrek iltihaplanması geçiriyormuş, o hastaneden çıkıncaya kadar yanında kaldık ve Çarşamba akşamı döndük. Ancak siteye girebildim. Hemen yoruma başlıyayım vaktim kalırsa senin bana geçen bölümde sorduklarını cevaplarım. Gerçi bu günde izinliyim ama geçmiş olsun ve hoşgeldine gelenler çok, sağolsunlar. Bende bu bölümü senin tabirinle daha yüzeysel buldum ve yine senin dediğin gibi yazılacak bir çok şey yazılmış. Sevgili AYIŞIĞI’nın dediği gibi reytingi yükseltebilmek için yapılan değişim üzücü ama elimizden gelen bir şey yok, ya da böyle seyirciye böyle dizi mi desek. Bütün yorumcular gibi bende bu bölümde Seyfi ve Nazlı yakınlaşması çok aceleye getirildi diyorum ama fena değildi. Nazlı’yı sevmeye başladım. Zengin sevgilisine ve Seyfi’ye karşı gösterdiği kendinden emin tavırlar bana kendine acıyıp ağlanan kadınlardan başka kadınlarda var ülkemizde dedirtti. Eşref’in Suna’nın Gülümser’i ziyaret etmesini engellemeye çalışması beni şaşırttı. Onun bu konuda daha müsamahalı olduğunu düşünüyordum. Ama Suna’nın ona verdiği cevap beni şaşırtmadı ve tabii ki ondan beklediğim gibi davrandığı için sevindirdi. Eşref’in sarhoş olup Suna’ya sarkan düğün sahibine karşı o mahallenin kabadayısının kendisi olduğunu vurgulayan davranışı beni önce rahatsız etti. Çünki bu davranışı ilk bakışta Eşref’in hakikaten kabadayı ruhlu biri olduğu hissini veriyordu. Ama onun sonradan kabadayılık konusunda anlattıkları bana onun bu hareketleri oynadığı rol icabı sergilediğini ve bunun bilincinde olduğunu yani onun basit kabadayı ruhlu biri olmadığını gösterdi. Ben Eşref’in Suna’yla karşılıklı oynayarak ona olan ilgisini göstermesinden rahatsız olmadım. Tam aksine doğru buldum. İnsanların ilgi duyduğu bir insana karşıdan bakıp bakıp yutkunmasını doğru bulanlardan değilim. İnsanlar birbirlerine karşı ne kadar açık davranırlarsa o kadar iyi olur diye düşünenlerdenim. Böylece hem mahalleli hem Meziyet ve hemde Suna Eşref’in ne istediğini öğrenmiş oldular. Bundan sonra davranışlarını ona göre ayarlayıp karışıklığa ve yanlış anlamalara sebep olmazlar. Yıllardan beri Eşref’in onu farketmesini bekleyen ve şimdi alenen onun başkasına ilgi duyduğunu gören ve hala Eşref benim ona dokunma diye tepkisini Eşref’e değil de Suna’ya yönelten Meziyet’e sempati duymam biraz zor. Ancak acıyabilirim ama herkes tarafından acınmakta bir insan için hoş birşey değil. Meziyet için yapılabilecek tek şey Eşref gibi Suna’nında bu konuda kesin tavır alması ve ona Eşref konusundaki duygularını ve kimsenin kimseyi zorla sevemiyeceğini açıkça belirtmesi. Bir gün gelecek Eşref beni sevecek sabit fikriyle bir yerlerde takılıp kalmış olan Meziyet ancak bu sabit fikirden kurtulursa hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilir. Her türlü şiddete (hem fiziksel ve hemde duygusal şiddete) maruz kalan Gülümser’in şu anda şokta olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle sağlıklı tepkiler gösterememesini anlıyorum. Bu kadar şiddet, toplumsal ve kişisel baskı oğlunu kaybetme kaygısı ve birde tabii yaptığı hataların farkına varması en sağlam insanın bir pusulasını şaşırtır. Ama bu durumdan bir an evvel kurtulup hayatına devam etmesi gerek. Bakalım bu zor süreci atlattıktan sonra Gülümser yaşadıklarının altında ezilip kaybolan bir kadın mı olacak, yoksa herşeye rağmen ayakta duran ve özgüveni ile kendini hem oğluna ve hemde çevresine kabul ettiren bir kadın mı? Geçen bölüm yorumumda da söylediğim gibi Halil’in Gülümser’e olan aşkına sahip çıkması hoşuma gidiyor ama onun Gülümser’in yaşadıklarına üzülmekten çok kendisini reddettiği için acı çektiğini gördük. Halil’in dövülmüş, ölüm tehdidi altında olan , toplum ve çok sevdiği oğlu tarafından dışlanmış ve kendi hatalarının farkına vardığı için onun ağırlığına dayanamayıp intihar a teşebbüs etmiş her yönden yaralı bir kadının kapısına zil zurna sarhoş gidip ağlanarak onu üzmesi onun aşkının da egoist bir aşk olduğunu gösteriyor bana ve bu da hiç hoşuma gitmiyor. Halil anlayışlı ve Gülümser’in yaşadıklarına empati duyan bir erkek olsaydı Gülümser’i biraz rahat bırakır ama onu beklediğini ve her zaman arkasında olduğunu söyleyip onu uzaktan gözler ve kendini toparlayıp sağlıklı bir karar almasını beklerdi . Ama o ne yapıyor “ben senin aşkından ne hala geldim” diye ağlanıyor sadece. Bu bşlümde Fevzi’nin abisinin okul konusunda kararlı tutumu hoşuma gitti. Meziyet’in oğlunun kitaplara bakması içimi acıttı. Demek ki o da çalışmak yerine okumak istiyor. Ve bu da bana ülkemizde okul yaşında çalışmak zorunda kalan binlerce çocuğu hatırlattı sadece içim acımadı bu düzene isyan etmek geldi içimden. Herkese sevgiler.
17.10.2014 - 15:31
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese merhaba. Selin cim yorumuma başlamadan önce yine sana seslenmek istiyorum. Burada da yoksun ve benim geçen bölümde sorduğum soruları bilr cevaplamadığına göre yolunda gitmeyen birşeyler var. Neyse inşallah kötü birşey yoktur. Bende sevin arkadaşın dediğini diyeceğim, arkadaşlar benim yazmak istediklerimin hemen hemen hepsini yazmışlar. Selin cim sen şimdi yine kaytarıyorsun diyeceksin ama ben yazılacak başka birşey bulamadım. Refik’in namusu bacak arasında sandığını ve asıl namussuzun iki insanın canına kıymakla kendisinin yaptığını sen zaten iki bölümden beri yazıp duruyorsun. Gülümser hatalarının arasına birde halil den ayrılma hatasını kattı sanki bu saatten sonra bunu yapması onu aklayacakmış gibi. Seyfi nin araba camlarını kırması ve o çocuğun üstüne atlaması seyfi nin karakterini benim gözümde biraz lekeledi, onun delikanlılığına sığmadı. Lafa lafla karşılık vermeliydi şiddet kullanarak değil. Takoz un adı bu bölümde hiç geçmedi bana biraz tuhaf geldi. Meziyet karakteri dedikoculuğu nedeniyle benden bir eksi puan daha aldı. Murat ın sınıfa girince kıza ayran budalası gibi bakması biraz abartılıydı. Kısacası bu bölüm diğer bölümlere göre daha yüzeyseldi. Mahalle düğünü benim de hoşuma gitti. Aklıma başkada birşey gelmiyor. Herkese iyi geceler.
17.10.2014 - 00:59
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler