logo

Aşk 7. Bölüm izle

Özet: Kerem, Can’ın hazırlattığı evlilik sözleşmesinin altına imzasını atar. Şebnem sevinmiştir. Daha sonra partiye dönüp Kerem’le evleneceklerini, oradaki davetlilere duyurur. Azra, Kerem ve Şebnem’i el ele sahnede görmeye dayanamaz. Azra, Kerem’e gerçeği söylemediği için, içi kan ağlamaktadır. Oysa artık Kerem’in de sırları vardır. Ertesi sabah Şebnem Vural ve Kerem Gürsoy’un evleneceği haberi duyulur ve işler daha da karışık bir hal alır. Azra ve Kerem bir anda ailelerine, arkadaşlarına yalan söylemek zorunda kalır.
hannoverlisevda demiş ki;
Hayretle yazilan yorumlara bir göz gezdirdim de inanin SASKINLIK icinde agzim acik bir sekilde yorumlarinizi okudum...Bu kadarda insan kendini diziye kaptirirmi ya üc gün sonra diziyi ortadan kaldirmicaklari ne malum.Bende izliyorum tabikide sizinki isteyen üstüne alinsinda bence HASTALIK!!!!!!! HASTALIKK !!!! HASTALIK!!! YA bu kadar detaya ince ayrintaya ne gerek var nerdeyse oturup senaryoyu siz yazicaksiniz ta oyuncularinin sacindan tut giydigi kiyafete kadar elestiri icindesiniz Bence diziyle bu kadar saplantili halinde olmayinda oturun biraz kendi eslerinizle cocuklarinizla yada birseyler okuyunn .. sonra kocam beni niye aldatiyo cocugum diye böyle oturup sizlanirsiniz ve dizi bakmak haric bir isiniz olmadigindanda basiniza gelen herseyi kabul edersiniz.. dedigim gibi üstüne alinan alinabilir ..nede olsa yarasi olan gocunur sevgiyle kalin:))))))))
09.12.2013 - 22:45
0   0

MSFIGO demiş ki;
ben hazalin burdaki sac seklini begeniyorum. ferihada birinci sezonda daha özenliydi. gerci giydigi 12 cm ayakabilar bir iskenceydi onun icin. ikinci sezonda ne saci nede fizigi hostu. Burda daha güzel. sebneminde birinci bölümlerde giyim kusami güzel degildi.
20.11.2013 - 14:20
0   0

azeri sebine demiş ki;
azra bas rolde temiz kalpli,ama geyimi му makkaji oyle demiyor hem bence can keremden yakisikli.
19.11.2013 - 15:30
0   0

cemile demiş ki;
sevgili SELİN, azranın melise (ben çok ama çok kötü bir şey yaptım) diyerek itirafının olayı yumuşattığını düşünüyorsun. azra isteyerek bunu paylaşmadı melisle. bu da benim dikkatimi çeken bir nokta. Melisin keremi suçlayıp, bela okumaya başlamasıyla azra açıklamak zorunda kaldı. Daha önce anlatmadı, paylaşmadı bu durumu. Ya melise yeterince güvenmiyor, ya da melisin tepkisini baştan tahmin ettiği için sakladı. Dediğim gibi Melis-azra arkadaşlığında biraz bekleyip öyle değerlendirme yapmak lazım. İkinci ayrı düşündüğümüz konuya gelince, aslında benim anlatmak istediğim biraz daha farklı bir şeydi. Karşımızdaki insan için değerlendirme yaparken ona bakış açımız olayı etkiliyor. Ben sıradan insanlar için yazıyorum bunları. Senin gibi profesyonel olarak insanlarla uğraşan kişiler nötr olmayı elbette başarır. Sıradan bir cemile, şebnem kötü karakterde bir insansa başına gelenlere üzülse bile Allah dağına göre kar veriyor, ya da ektiğini biçiyor diye düşünebilir, ya da şebnem son derece iyi niyetli bir karakterse bu yaşadıklarını hak etmedi diye tepki gösterebilir. Ben bunu anlatmak istemiştim. hata yapanın kim olduğu önemsiz, hatayı neden yaptığı önemli diyorsun. Ben hata yapanın kim olduğu önemsiz cümlene de katılmıyorum. Örneğin hata yapan oğlun ve cemile olsun. Oğluna yaklaşımın ve cemileye yaklaşımının aynı olma olasılığı bana göre imkansız. Ya da bunu başarabilen insanların sayısı bence yok denecek kadar azdır. Kimlikten sonra hatayı neden yaptığımıza geçeriz bence. Bu sitede gerçek hayatında tanıdığın kimse yok diye düşünüyorum. Hepimizi yazdıklarımızla tanıyorsun. Burayla ilgili bir örnek vereyim istersen. Profesyonelce bu işi yapmana rağmen seninde karşındaki insanlara bazen farklı davrandığını görüyorum, (ya da profesyonel olduğun için bizden daha iyi bir şekilde insanların psikolojilerini çok daha iyi anlayabiliyorsun) aynı olaylara farklı tonlardaki tepkilerle cevap veriyorsun (ya da bana öyle yansıyor diyeyim). Seni eleştiren birine (eleştirenlerin kimler olduğunu yazmayayım sen biliyorsun –ki bunların içinde ben de varım-) hiç taviz vermeden düşüncelerini direkt yazarken, ya da onların yazdıklarıyla ilgili yorum yapmaktan vazgeçerken, lalem hanıma aşırı bir titizlikle cevap verdiğini görüyorum. Bu da karşındaki insan hakkındaki düşündüklerinin seni etkilediğini gösteren açık bir örnek benim için.(lalem hanım şimdi hata yapmış da bu örneği veriyorum diye anlamasın, anlatmak istediğim başka bir şey) Evet, sana katılıyorum, hatanın neden yapıldığı çok önemlidir. ama davranış ve stilimizin sertliğini de karşımızdaki insanların durumları ile ilgili düşündükleriniz ve onlar için hissettiklerimiz de etkilemiyor mu sence? Ben azranın yaptığı hatayı, hatayı neden yaptığını, yaptığı hatanın farkında olmasını da anlıyorum. Benim azrada itici bulduğum durum farklı bir şey. insan kötülük yapar, bunun vicdani yükünü taşır, bize de hissettirir. Azrada şu ana kadar (belki ilerleyen bölümlerde azra karakterinin bilinmeyen yönleri anlatılır ve benim fikrim değişebilir) en ufak bir pişmanlık, şebneme oynadıkları oyunun ağırlığından dolayı kendisinin yaşaması gereken üzüntüyü hissedemiyorum. Bilmem anlatabildim mi? Son olarak diziyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Orhan karakterinin oyunun bu kadar içine sokulmasına rağmen hakkında hiçbir şey bilmememiz yüzünden yorumlar eksik kalıyor bence. yaptıklarının nedenlerini anlatmamaları hata. Kerem için neden bu kadar nefret hissediyor? Babası zaten intihar ederek orhana göre layığını bulduğuna göre, kereme yaşattığı ve yaşatacağı şeylerin nedeni ne? Keremi sırf babasının diğer oğlu diye suçlaması akıl noksanlığına işarettir. Ya Orhan aklen hasta, ya da nedenleri farklı. Bunu da açıklarlarsa taşlar yerine oturabilir.
19.11.2013 - 11:14
0   0

fey demiş ki;
MSFIGOcum ben daha özeti okumadım. Sadece fragmanı izledim. Birde Azranın, Kereme hamileliğini söyleyeceğini duymuştum. Bunların üzerine olabilecekleri yazdım. Tutup tutmayacağını izleyerek göreceğiz. SELİNcim, senin de dediğin gibi, Hakanın durumu belirgin değil. Ben davranışlarını beğenmediğim için, kafamda süpheler oluştu.Ama bana göre de, senin tahminin daha olası... Benim ki fazla uçuktu:)) Yeni bölüm sayfasında buluşmak üzere, hepinize sevgiler.
19.11.2013 - 00:11
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. FEY’cim bende sana tamamladığın eksikler için teşekkür ederim. Aslının saçı dedinde aklıma saç konusu geldi. Bence bu dizinin kuaförünü değiştirmek lazım. Özellikle toplama saç modelleri sanki oyuncuların aynaya bakmadan kendileri tarafından yapılmış gibi. Düğündeki bütün kadınların saçları öyleydi. Bu dizide en kötü de Hazal’ı giydiriyorlar. Bilhassa abiye kıyafetleri senin tabirinle demode ve onu yaşlı ve biçimsiz gösteren kıyafetler. Ben Hazal’ı ilk iki bölümde biraz tutuk gördüm sonradan açıldı, şimdi bende oyunculuğunu beğeniyorum. Aslı konusundaki yorumuna da tamamen katılıyorum. Bende senin gibi “parasızlığın gözü kör olsun” diyorum. Zaten yeryüzünde ve bu dizide yaşanan bütün kötülükler parasızlıkla veya parayla ilgili değil mi?. Gelecek bölümle ilgili yorumunda en beğendiğim cümle “Azra eskiye bir nokta koyar ve kendine yeni bir sayfa açar” cümlesi. Aferin Azra’ya tam benim gönlüme göre bir kadın. Vallahi, Kerem denen o kıymet bilmez sümsükten kurtulsunda kiminle birlikte olursa olsun. Can’dan da pek hoşlanmasam bile Kerem’den iyidir. Hiç olmazsa hem Azra’nın çizdiği yoldan gidip hemde durup durup ona ağlanmaz. Bence Hakan konusu daha çok belirgin değil. Ben diyorum hala sevdiği için; sen diyorsun parası için, bakalım kim haklı çıkacak. Ama senin haklı çıkma ihtimalin galiba daha yüksek. Bir insanın birini sevdiğini anlaması iki sene sürmez. Sevgili LaLem, yorumum için biraz özensizdi demişsin. Çok yüzeyseldi diyelim, zaman kıtlığından. Biliyorsun burada kasım ayında, kurum, kuruluş ve derneklerin sene sonu toplantıları çok yoğun olur. Hergün işe ek o toplantı senin bu toplantı benim geziyorum, yani başka şeyler için daha az zamanım kalıyor, o nedenle...İKL’nin kütüphanesinde çalişan kadın benim zamanımda da ve benden sonra orada okuyan kız kardeşim zamanında da oradaydı. O kütüphaneyi o kadınsız düşünemiyorum. Kadın kütüphaneyle bütünleşmiş gibiydi. Bana her kitabın tozunu tek tek aldığını anlatırdı ve her kitabın yerini de bilirdi. Gelelim bana kızmana. LaLem’cim ben kimin ne yaptığını yaptığını görüyor ve ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Ben bu konularda söyliyeceğimi söyledim ve yoluma devam ediyorum. Ben kim olduğumu ve ne istediğimi biliyorum ve bir yerden sonra kimin ne düşündüğü beni ilgilendirmiyor. Herhangi bir konuda ödün verdiğimi de zannetmiyorum. Mesela uzun yazdığım için eleştirildiğim ve okunmıyacağım söylendiği halde kısa yazmaya başlamadım, ki aslında bu doğru bir eleştiri, ama kısa yazamıyorum, ne yapayım; belki zamanla başarırım. Azra ve Kerem konusunda ve Azra’nın planını hoşgörmem konusunda çoğunluk bana karşı diye bu konulardaki fikrimi de değiştirmedim ve bu konuda Donkişot gibi savaşımı veriyorum. Birileri karşı diye ne paslaşmayı bıraktım ne de dizi dışındaki konularda yazışmayı. Sadece beim yorumuma yorum yapma diyen yorumcuların yorumuna yorum yapmıyorum, ki bu da böyle olması gerek diye düşünüyorum. Tatlıya tuzluya karışmamak meselesine gelince: seninle ROZA arasında olan tartışmaya katılmaya gerek duymadım, çünki sen bana, seninle ilgili konulara karışmamamı söyledin, ki doğrusu da bu. ROZA’nın imaları benide kapsasa bile ben kim olduğumu bildiğim için üzerime alınmıyorum, gerisi de beni bağlamaz. Deniz isimli yorumcunun özürlülere karşı yaptığı terbiyesizliğe bile müdahele ederken bunu çekinerek yaptım. Bana yine, “sen ne karışıyorsun” demenden çekindim ama olayın birde genel yönü olduğu için, sana rağmen müdahele ettim. Ayrıca sen kendini çok güzel müdafaa ediyorsun, yardıma ihtiyacın yok diye düşünüyorum. Canım arkadaşım, ben ne sana ne de başka bir kimseye beni eleştirdiği için darılmam, onun içinde dostluğumuzun bozulması değil üzerine toz konmuş olması bile mümkün değil. Son olarakta Deniz isimli yorumcuya yazdıklarına on numara veriyorum der seni sevgiyle selamlarım. Sevgili MSFİGO, çok güzel iki konuya değinmişsin. Birincisi: insanlar genellikle kendilerine bir konuda “sen ne yapardın” diye sorulduğunda aslında ne yapacaklarını değil de ideal olarak ne yapılması gerekirse onu anlatırlar. Ama bu davranış çok iyi tanıdığın insanlara karşı sergilenmez. Eşimin cevabının samimi olduğundan eminim, çünki onu tanıyorum. Oğlan kardeşim kör olan eşine eşlik mahiyetinde dizilere onunla birlikte bakıyor, yani diziyi tanıyor ve ben kendisine bu soruyu sorduğumda ondan önce eşi bu konuda cevap verdi. Oğlan kardeşim daha o sahneleri seyrederken, kendiliğinden şunları söylemiş “oğlum sen ne andaval herifsin de güya çok aşık olduğun kadına böyle davranıyorsun. Tamam kız, söylen, ama birde onu anla ve sor sen nasılsın, bu olayı nasıl atlattın diye, nihayetinde kadının da canından can gitti. Sanki şimdi çocuk yapacak zamanmış gibi. Önce kendi canını kurtar sonra çocuk yap”. Yani oğlan kardeşimin cevabı da samimi. Komşumun oğluna gelince elimde büyüdü onun için onuda çok iyi tanıyorum ve onunda samimiyetinden eminim. Diğer tanıdıklarım için senin dediğin doğru olabilir. Birde sen sor bakalım çevrendekilere. Duyduklarını da buraya yazarsan sevinirim. Değindiğin ikinci konuya, yani birine bir soru sorarken sorma şekliyle onu manupüle edip istediğimiz cevabı almamız konusuna, gelince. Bu konuda da haklısın ve bende bunu en iyi bilenlerden biriyim. Yalnız benim amacım bu soruyu sorarken duymak istediklerimi duymak değil de cidden bu konuda erkeklerin ne düşündüğünü öğrenmekti. O nedenle sorma şeklim bu amaca göre ayarlanmıştı. Sevgili CEMİLE Melis hakkında söylediklerinde haklı olabilirsin ve dediğin gibi Melis’e zaman vermeliyim. Arkadaşlıklarını Melis şoku atlattıktan sonra sorgulamak daha doğru olacak. Dost acı söyler sözü doğru ama bu olay için geçerli değil. Çünki Azra hata yaptığını biliyor. Sözüne başlarken “Melis ben çok ama çok kötü birşey yaptım” diye başladı. Ve başına gelenlerin tek suçlusunun kendisi olduğunu da söyledi. Yani Melis’in karşısında hata yaptığının farkında olmayan bir insan yok. Yaptıklarını koşulsuz kabullensin de demiyor . Sadece onu bu durumda hoşgörecek birine ihtiyacı var, ki arkadaşlıkta tam budur. Azra’yla Şebnem’in arkadaşlığı konusuna gelince bende zaten aralarında Kerem olmasa demiştim. İlerde Azra Can’a aşık olur ve Kerem onun için biterse bu olabilir diye düşünüyorum. Aksi takdirde senin dediklerin doğru. CEMİLE’cim ben senin daha önceki yazınla değindiğin konuyla ilgilili de bir kaç şey söylemek istiyorum. İnsanlar hakikaten bir hatayı veya suçu ve de bu hatayı yapanı veya suçu işleyeni değerlendirirken bunu çeşitli kıstaslara göre yapar. Senin Şebnem örneğini ele alalım: Şebnem kötü bir karakter olsaydı ona bu kadar üzülmezdik ve ona kötüllük yapanlara bu kadar çok kızmazdık. Aynı zamanda insanlar, i hangi sebepten olursa olsun sevebildikleri ve sempatik buldukları insanların hata ve suçlarını daha kolay hoşgörürken; sevemedikleri ve antipatik buldukları insanların hata ve suçlarına aynı hoşgörüyü gösteremezler senin Azra örneğinde olduğu gibi . Ki ben bunu doğru bulmuyorum Benim için hatayı yapanın sevdiğim bir olması mühim değildir hatanın neden yapıldığı mühimdir. Seninle ters düştüğümüz nokta bu. Herkese sevgiler
18.11.2013 - 18:38
0   0

MSFIGO demiş ki;
Feycim, sen tipatip gelecek bölümün özetinin aynisini yazmissin ;) Yoksa senaryoyo senmi yaziyorsun :)) Yada tahmin gücün cok iyi.
18.11.2013 - 17:26
0   0

cemile demiş ki;
selincim can-ece, kerem-azra yatak sahnelerindeki farkı sormuşsun. benim penceremden cevap vereyim. bence hiç bir fark yok, hatta kerem-azra bir aşk birlikteliği yaşadı. can-ece ise karşılıklı kullanma. keremin şebnemle evlenecek olması da önemsizdi. çünkü keremin şebnemle evlenme nedeni belli. böyle bir evlilikte sadakat beklemiyorum. şebnemle telefon görüşmeleri olayı itici yaptı bence. melise gelince, ben melisi şu aşamada eleştirmiyorum. melis duydukları karşısında ne diyecekti ki? yanlış yapmışsın, ama arkadaşım seninleyim mi? dost acı söyler. melis de acı söyledi. belki o anda ikisinin konuşmaması daha uygundu. elbette (Arkadaşlık ahlak şövalyeliği ve yargılama değildir. Hoşgörü ve dayanışmadır) sözüne katılıyorum. ama arkadaşlık yanlışı söyleyebilmektir. koşulsuz kabulleniş değildir, ben arkadaşımın hatasını melis gibi açık açık söylerim. belki aynı melis-azra gibi bir süre görüşmeyebilirim. ama sonra arkadaşımı ararım. ilerleyen bölümlerde eğer melis azrayı aramazsa, bu arkadaşlığı noktalarsa işte o zaman arkadaşlıklarını sorgularım, eleştiririm. ben şebnem ve azra arasında gerçek bir arkadaşlık olma olasılığını çok zayıf buluyorum. gerçek ortaya çıkarsa zaten aralarındaki arkadaşlık ilişkisi biter. şu aşamada azra hep tetikte, şebnemi tanımak, yakınlaşmak istemiyor. kereme ve planına odaklı vaziyette. şebnem azranın yakınında olmasını kendisiyle arkadaş olma isteğine bağlıyor, ancak azra planının aksamaması, aksarsa müdahale edebilmek için şebnemin etrafında. ileride aralarındaki ilişki nasıl olacak, o da ayrı mesele. canla yakınlaşıp, keremi kıskandıran azra, keremin karısına nasıl tahammül edecek? izleyip göreceğiz...
18.11.2013 - 00:59
0   0

fey demiş ki;
Sevgili A.Ş.K. severler, yazacaklarım bitmemiş, buyrun devamı.. Bu bölümde Hakanla ilgili süpheler oluştu bende.. Aşık gibi davranacağına , mafya gibi davranıyor. Şebnemi sevdiğinden değil de parası için dönmüş gibi.. Belki de parasal sorunları vardır ve O da Şebnemi kurtarıcı gibi görüyordur:)) Yok artık uçtum ben:) Daha da bitmedi, buyrun devamı.. Kerem, Şebneme yüzük almaya gittiğinde, "flash back"le Azrayla yüzük bakmaya gitttikleri bölümleri gösterdi ya, kötü oldum be.. Resmen parasızlığın gözü kör olsun dedirtti. Azraya -parasızlıktan- alıp takamadığı yüzüğü, istemeye istemeye Şebneme taktı.. Oyunculuklara gelince de bir çoğunuzun aksine ben Hazalın oyunculuğunu beğeniyorum. Sanki oynamıyor yaşıyor gibi.. Aslının oyunculuğuna gelince ise hasta olduğu bölümlerde gayet inandırıcı, izlerken içim parçalanıyor. Ama Keremle olan ilişkisinde o tutkuyu hissedemiyorum, derinlik yok, yüzeysel.. Bir de karakter olarak fazla kusursuz hatta sıkıcı olacak kadar.. Gerçek hayatta böyle birileri var mı, dedirtiyor insana.. Şimdilik bunlar, Sevgiyle kalın:))
17.11.2013 - 21:51
0   0

fey demiş ki;
Selam A.Ş.K. müdavimleriiii:))) Selincim, uzun uzun yorum yapıp beni detaylı yazmaktan kurtardığın için teşekkürler:)) Her zaman olduğu gibi -seninle- hemen hemen aynı düşünüyorum. Ben de Azra ve Kerem yüzleşmesinde çok etkilendim. Azra Keremi çok seviyor, onun uzak ve soguk davranmasına katlanamıyor. -Kutlama gecesinden çıkışta yaptıkları konuşma.. Düğün gecesine gelince ben Aslının saçını hiiiiiiç beğenmedim. Ne o öyle ortadan ikiye ayrılmış ve çok eğreti bir saç.. Çok daha sade ve güzel yapılabilirdi. Hele Azranın kıyafeti, saçı makyajı tam demode, zevksiz hatta rezaletti:(( Yani kızı özel hayatındaki resimlerinde görmesem neyse.. Roma Film festivalinde,katıldığı programlarda.. Hatta çok kilolu olduğu zaman Tv8 de çıkmıştı saç ve makyajı şahaneydi.. Diziye geri dönersek, hemen hemen herkes fikirlerini yazmış olduğundan geriye çok bir şey kalmadığı için bende gelecek bölümle ilgili fikrimi yazmak istiyorum. Şöyle ki, Azra, Keremi kaybetme korkusu nedeniyle Ona hamile olduğunu, bebeği aldırmadığını söyler. Fakat Keremin tepkisi hiç de onun istediği gibi olmaz. Kerem bir kez daha aldatıldığını ve Azranın yalan söylediğini öğremdiğinde yine olumsuz ve suçlayıcı tepki verir. Azra buna çok üzülür ve çocuğunu düşürür. İşte bu olay Azra için bir dönüm noktası olacaktır, artık hiç bir şey eskisi gibi değildir. Hatta Kereme olan ASKı bile... Azra eskiye bir nokta koyar ve kendine yeni bir sayfa açar.. Bu sayfada ise karşısında Can vardır. Canım arkadaşım, ben Can ile olan birlikteliğini onaylamasamda, bu şekilde olacak büyük ihtimalle.. Sevgiyle kal:))
17.11.2013 - 19:16
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler